Prof. Dr. Ayhan’dan "Suudi Arabistan’ın Gazze Çatışmalarına Yaklaşımı" değerlendirmesi
7 Ekim 2023 tarihinde yeniden alevlenen İsrail-Filistin çatışmalarının, Suudi Arabistan için bir dönüm noktası olduğunu belirten Prof. Dr. Veysel Ayhan, Riyad'ın bu çatışmaya karşı belirsiz bir tavır sergilediğini ifade etti.
Prof. Dr. Ayhan, Suudi Arabistan'ın son yıllarda İsrail-Filistin çatışmasının siyasi önemini göz ardı ettiğini, hatta İsrail ile ilişkilerini normalleştirme yoluna girdiğini belirtti. Bu bağlamda, 2020 yılında imzalanan İbrahim Anlaşmaları ve İsrail ile diplomatik, ticari ve güvenlik alanlarında başlatılan görüşmeler, Suudi Arabistan'ın İsrail ile yakınlaşma politikasının bir göstergesi olarak kabul edildi. Ancak, Ekim 2023'te başlayan Gazze Savaşı, bu normalleşme sürecini tehlikeye attı.
Çatışmaların başlangıcında, Suudi Arabistan, Hamas'ın başlattığı “El Aksa Tufanı Operasyonu”nu kınadı ve İsrail ile ilişkilerin normalleşme yolunda ilerlediği bir dönemde, Hamas'ı Gazze'deki gerilimi tırmandırmakla suçladı. Ancak, İsrail'in sivil yerleşim birimlerine yönelik saldırılarının ardından, Suudi Arabistan'ın söylemi değişti. Özellikle Suudi ve Arap kamuoyunun tepkisini dikkate alan Riyad yönetimi, İsrail saldırganlığını kınadığını ve Filistin'de iki devletli çözümü desteklediğini açıkladı.
Suudi Arabistan, çatışmanın sonlandırılması için Katar ve Mısır'ın arabuluculuğunda yürütülen ateşkes görüşmelerini desteklerken, Filistin sorununun diplomatik yöntemlerle çözümüne yönelik müzakerelerin önemine vurgu yaptı.
Prof. Dr. Ayhan, Suudi Arabistan'ın Gazze Savaşı'nda aktif bir dış politika yürütememesinin üç temel nedeni olduğunu ifade etti:
1- Ekonomik NedenlerSuudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed bin Selman döneminde başlattığı “Vizyon 2030” programı kapsamında ekonomik bir dönüşüm yaşamaktadır. Turizm, spor, araştırma, kültür ve eğlence sektörlerine yapılan yatırımlar, yabancı yatırım ve dış sermaye gerektiren mega projelerin başarısı için bölgesel istikrarın önemini ortaya koymaktadır. Gazze'de devam eden savaş ve olası bir genişleme, Riyad'ın ekonomik dönüşüm planlarını tehlikeye atmaktadır.
2- Güvenlik ÇıkarlarıSuudi Arabistan, çok taraflı diplomasi yoluyla ekonomik çıkarlarını genişletmeyi ve güvenliğini sağlamayı hedeflemektedir. Bu kapsamda, Batı'nın yanı sıra İran ve İsrail ile ilişkilerini normalleştirme yönünde adımlar atmıştır. Ancak, Gazze Savaşı, Riyad'ın çok taraflı diplomasi ve gerginlikleri azaltma çabalarını tehdit etmektedir.
3- Kimlik İnşasıMuhammed bin Selman, toplumsal alanda başlattığı projelerde geleneksel Suudi kimliğinde dönüşümler gerçekleştirmeyi hedeflemekteydi. Ancak, Gazze Savaşı, gençler arasında Filistin yanlısı, dini ve pan-Arap kimlik nosyonlarının yeniden canlanmasına yol açtı. İsrail'in Gazze'deki saldırganlığı, Riyad'ın geleneksel Filistin davasını savunması gerektiği taleplerinin güçlenmesine neden oldu. Suudilerin yeni kimlik inşa etme politikaları Gazze Savaşı ile büyük bir darbe aldı.
Prof. Dr. Ayhan, Suudi Arabistan'ın Gazze Savaşı'na yaklaşımını 3 ek başlık altında inceledi:
4- İran EtkisiSuudi Arabistan, İran'ın bölgede paramiliter milis kuvvetleri aracılığıyla artan nüfuzundan endişe duymaktadır. İran'ın Hizbullah aracılığıyla Lübnan'daki nüfuzu, Riyad açısından önemli bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. Suudi yönetimi, İran'ın Hamas aracılığıyla Arap-İsrail görüşmelerini baltaladığına inanmaktadır. İran etkisinden dolayı Suudi Arabistan yönetimi Gazze savaşında daha pasif bir politika yürütmektedir.
5- Yeni Bir Arap Baharı ÇekincesiSuudi Arabistan, Gazze Savaşı'nın bölgede yeni bir toplumsal muhalefet hareketine yol açmasından endişe duymaktadır. Suudi yönetimi, Gazze'yi destekleyen halk gösterilerine sınırlamalar getirmiş, Gazze ve Filistin davasına atıfta bulunan kıyafetlerin giyilmesini yasaklamış ve sosyal medya kullanıcılarını tutuklamıştır. Bu tedbirlerin temel nedeni, yeni bir Arap Baharı sürecinin ortaya çıkmasını engelleme kaygısı olarak ifade edilmektedir.
6- İsrail’in Şiddet Yanlısı PolitikalarıSuudi Arabistan, İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde İsrail ile normalleşme adımları atarken, İsrail'i İran'dan kaynaklanan tehditler karşısında dengeleyici bir ülke olarak görmekteydi. Ancak, Gazze Savaşı ve Filistinlilerin bölgeden çıkarılması politikaları, Riyad'ın İsrail'e bakışını değiştirmiştir. Riyad yönetimi, savaşın başladığı ay İsrail ile yürütülen müzakerelerin askıya alındığını duyurdu. Riyad, Filistin sorunu çözülmeden Tel Aviv yönetimini tanımayacağını açıkladı.
Gazze Savaşı, Suudi Arabistan hem iç hem de dış politika önceliklerine vurulmuş bir darbe olarak değerlendirilmektedir.Sonuç olarak, Suudi Arabistan yönetimi İsrail saldırganlığının durdurulması için uluslararası ve bölgesel güçlere çağrı yaparken, İsrail hükümetini ve İran'ı bölgedeki çatışmalardan sorumlu tutmaktadır. Gazze Savaşı, Suudi Arabistan hem iç hem de dış politika önceliklerine vurulmuş bir darbe olarak değerlendirilmektedir. Bundan dolayı Riyad rejiminin Gazze Savaşı'nda aktif bir dış politika yürütemediği ileri sürülebilir. 1986'dan beri resmi olarak İki kutsal caminin hizmetkârı ünvanını kullanan Suudi Arabistan kralı büyük bir ikilemle karşı karşıyadır.