Savaş mağduru Suriyeliler, Filistinliler, Mısırlılar, Afganlar, Özbekler Kafkasyalı Türkistanlı...
Adem Çevik: Savaş mağduru Savaş mağduru Suriyeliler, Filistinliler, Mısırlılar, Afganlar, Özbekler, Kafkasyalı ve Türkistanlı vatandaşları anlattı
#IRKÇILIĞAHAYIR KARDEŞLİĞE EVET
BASIN AÇIKLAMASI YÜRÜYÜŞ
19Ekim Cumartesi⌚Saat:16 Sirkeci Tarihi PTT önü
@aliyavakfi
Başta Savaş mağduru Suriyeliler Filistinliler Mısırlılar Afganlar Özbekler Kafkasyalı Türkistanlı olmak üzere tüm misafirlerimize yönelik artan ırkçılığa karşı bir tek el gibi tekvücut olduğumuzu ve bu mücâhedeye karar kılan irademizin teşekkülü olan Medine Deklarasyonu’nu bildirmek kardeşlik için Aliya Vakfı öncülüğünde yürüyoruz.
Destekleyen kuruluşlardan bir kısmı: Türkiye STK Birliği; Türkiye Aile Meclisi, AİLEM @yetimhaklari, @BiladusSAM, @Turkistan1ligi @OzbeklerBirligi,@iYiLiKorgTR İHC, inanç hürriyeti, dünya #çocukhakları derneği, @hakbirr, @adaletplatformu, #kulhakları @CocukHaklariDe
Bismillahirrahmanirrahim.
Bugün burada, Türkiye’ye iltica etmiş Suriyeli çocukların ölümüne ve şimdi onların evlerinde, bir bombadan saklanır gibi saklanmalarına sebep olacak kadar aşırı uçlara ulaşan ırkçılığa müdahale etmek, bu müdahaleye karar kılan irademizin varlığını ilan etmek ve bu iradenin bir teşekkülü olan Medine Deklarasyonu’nu duyurmak için toplandık.
İnsan, bir hafızaya sahip olabilme kudretiyle kendini başkalarından ayırma kabiliyetini temin eder. 2024 yılında ve İstanbul şehrindeyiz. Fransız Devrimi’nden bu güne iki asır, Tanzimat Fermanı’nın okutulmasından bugüne 185 yıl geçmiştir. Birinci Cihan Harbi ve sonrasında Ortadoğu’nun bugünkü sınırlarının çizildiği Sykes–Picot Anlaşmasının imzalanmasından bugüne bir asır geçmiştir. Suriye’nin Fransız mandasından kurtulmasından bugüne 79 yıl, Ortadoğu’nun etnik ve mezhepsel temellere dayanarak küçük devletlere ayrılması ve bu devletlerin ekonomik olarak Ortadoğu’daki Amerikan uçak gemisi olan İsrail’e bağımlı hale getirilmesinin üzerinden 47 yıl ve Suriye’deki Captagon rejiminin kuvvetleriyle halka yapılan katliamdan bu yana 13 yıl geçmiştir. Bu katliamın ardından 2022 yılı itibariyle, gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğu şerhiyle, ölen insan sayısı resmi rakamlarda yaklaşık 306 bin olarak tanımlanmıştır. Bunun arkasından Suriye’den göç etmek zorunda kalan insanların bir kısmı Türkiye’ye sığınmıştır.
Bu tarihleri niye sıralıyoruz, bugün niye buradayız? Aslında tarihleri arkaya arkaya sıralamanın meydana getirdiği anlam dizgesi, kendini yeterli ve yetkin olarak ifade ediyor. Bugün buradayız, çünkü bugün yaşadığımız meseleler, tam olarak bulunduğumuz yer ve zamanla alakalıdır. Bugün yaşadığımız mesele bir ırkçılık meselesi değildir. Mesele, bu topraklarda ve bütün yeryüzünde insanların hangi isimle birbirlerinden ayrılmaya başlandıklarına ilişkin bir meseledir. Mesele, İstanbul’un medenî ve emin bir belde olup olamayacağına dair bir meseleden başkası değildir. Tarihte Avrupalılaşmanın başlangıcından bu yana bütün dünyaya, kademeli olarak ölüm ve çirkinler ithal edilmiştir. Öyleyse bugün ülkemizde neler yaşanıyor? Tarih çok çeşitli ırkçılıklara tanık olmuştur. Irkçılık, Batı Avrupa’nın dünyaya armağan ettiği kavramlarla başlamamış olsa da, bu kavramlar aracılığıyla kendine bir form bulmuş ve bugün, ülkemize sığınmış olan Suriyelilerin yaşadığı örneklerde görüldüğü gibi yeniden bu kavramlarla realize edilmiştir. Irkçı “sınıf”ı insanlık tarihi kadar eski bir sınıftır ve bu “sınıf”ın üyeleri birbirlerine, kan bağını ve zamanı aşan daha güçlü akrabalıklarla bağlıdırlar. Hatta, ırkçı olmak isteyip onlara katılmak isteyen birini din, dil ve ırk ayrımı göz etmeden kabul ederler. O zaman aslında ırkçı olmaktan bahsetmek yanlıştır. Çünkü saf ırk diye bir şey olmadığı gibi ırkçılık da yoktur. Öyleyse asıl sorulması gereken sorular şunlardır: Bu insanların zayıflıkları neler? Gerçekte neye ihtiyaçları var ve ne istiyorlar? Türkiye’de ırkçılık bazıları için dolara mı endekslidir? Ya da daha doğrusu, insanlar hangi şartlarda ırkçılıklarını gizlerler ve hangi koşullarda bunu dile getirmek kolay olur? Bu soruların açtığı alanlar gösteriyor ki, ırkçılık asal bir sebep değildir. Bunun yerine ihtiyaç anında sürekli yeniden icat edilir.
TAMAMI için:
https://aliya.org.tr/eylemler/medine-deklarasyonu/
milliirade.t.me,