Esad gitti, Netanyahu geldi. Hayırlı uğurlu olsun.

Bir kaos sona erdi, bin kaos başladı diyorum ben.

FIRAT’IN DOĞUSU HA   Esad gitti, Netanyahu geldi. Hayırlı uğurlu olsun.  Bir kaos sona erdi, bin kaos başladı diyorum ben. Golan tepelerinden sonra, Şam’dan net görünen bir yere daha İsrail bayrağı çekildi. İsrail’in Suriye’de ki önemli yerleri bombalamasında ki amaçlarından biri, ileride tehdit olması ihtimaline karşı bir önlem olarak değerlendirilse de, olaya sadece buradan bakmamak icap ediyor. Kaldı ki aynı İsrail Türkiye’ye sadece üç kilometre mesafede ki, Kamışlı da bulunan hava üssünü vurdu, burada kimse olmamasına rağmen İsrail bu hava üssünü neden bombaladı? Bu Türkiye’ye bir gözdağı mıydı?  Suriye devleti çöktü ve yerine ABD’nin illegal örgütü HTŞ geldi. Eskiden komşumuz olan Suriye artık komşumuz değil! Söylemesi bile garip değil mi? Ne oldu koca devlet Süleyman Şah türbesi gibi taşındı mı, nasıl komşumuz değil? Suriye toprak olarak orada amma, iradesi elinden alındı, artık komşumuz İsrail, Amerika, HTŞ, PYD, PKK aklınıza gelen bütün vampirleri sıralayın işte. Gelelim şu meşhur Fırat’ın doğusu hikâyesine. Bundan sanıyorum 8 ya da dokuz yıl önce Türkiye şöyle diyordu; “Amerika’nın bize söz verdiği üzere, YPG Fırat’ın doğusuna geçmelidir”. Teröristlere Fırat’ın doğusunu adres göstermemiz yapılabilecek en büyük hataydı. O dönemlerde köşe yazısı yazdığım gazete de, Fırat’ın doğusunun teröristlerin toplanma yeri olmadığını, hatta burada toplanacak terörist gurupların ileride birleşerek bir devlet kurma çabasında olabileceklerini, bu kurulan devletin de ABD ve yandaşlarınca tanınması durumunda Türkiye’nin çaresiz kalacağını yazdığımda, gazete yazımı yayınlamamıştı. Ve bende gazetede yazı yazmaya son vermiştim. Demek ki, tam da bu gün olacakları kaleme almışım, “yok, buna asla müsaade edilemez, etmezler!” Diyenler olsa da, ben bu kadar kesin bakmıyorum, daha önce aynı makûs durum Irak’ın başına gelmişti ve biz Irak’ın kuzeyinde kurulan Kürt bölgesine müsaade etmek durumunda kalmıştık. Aynı durumun tekerrür edeceği kanaatindeyim. Neden mi? Biz içerde zaten PKK ve uzantısı olan teröristlere el uzatıp, bu süreci aylar öncesinden başlatmıştık. Şimdi bu sürecin dayanacağı ve nihayette hedefine varacağı final, Fırat’ın doğusudur. Fırat’ın doğusunda PYD yapılanması, Suriye de tahta oturan HTŞ yapılanması ve Suriye’yi adeta çevrelemeye çalışan bir İsrail kuşatması. Alın size yeni Federal yapı.   Deyrizor topraklarının neredeyse tümü ABD destekli terör örgütü PKK/YPG'nin işgalinde, alttan yukarıya doğru hızla gelen bir İsrail var, bu gidiş, ileride İran’a yapılacak operasyonun merkezine çıkacak! Bu da beraberinde Türkiye ile İsrail’in bölgede karşı karşıya gelme ihtimallerini güçlendiriyor. Benim anlayamadığım bir nokta var, lütfen bana bu konuda yardım eder misiniz? “İsrail’in Fırat’ı ve bizi içine alan bir düşüncesi var” diyorduk. ( İşin bu tarafı gerçek, İsrail’in nihai hedefi eninde sonunda Türkiye’dir” bunda hemfikiriz, amma, anlayamadığım şu ki, madem biz İsrail’i tehlikeli olarak görüyoruz, o zaman ABD’nin destek verdiği HTŞ zaferine neden sevindik? Amerika sahadan çekileceğim piyesini oynarken, içeri saldığı kuduz köpek, salya saçarak Suriye’de 1967 de bile giremediği yerlere giriyor. Bugün durduramadığın İsrail’i PYD; PKK, IŞID, HTŞ, YPG ile birleşip, uluslararası gücü eline geçirince nasıl durduracaksın?   Zamanında planlarımız, Fırat’ın doğusunu, batısını, kıyısını, köşesini kapsasaydı, zamanında bize karşı yarın güç olarak oluşturulmuş Kuzey Irak’ta ki Kürt yapılanmasına karşı çıksaydık, yani zamanında sarı öküzü vermeseydik, bugün böyle kara kara düşünmezdik. Fırat’ın doğusu ha, al sana Fırat’ın doğusu, şimdi bizim Doğu’muza bakalım bari. MEHMET HACIİSMAİLOĞLU