ÖFKE KONTROLÜNDE MANEVÎ REÇETE

Dini Haberler 19.01.2025 - 20:23, Güncelleme: 19.01.2025 - 20:23
 

ÖFKE KONTROLÜNDE MANEVÎ REÇETE

Allah, insanı dünya ve ahiret saadetini kazanması için en uygun şekilde maddi ve manevi cihazlarla donatmıştır.
NURAN KIRLAK: ÖFKE KONTROLÜNDE MANEVÎ REÇETE  Allah, insanı dünya ve ahiret saadetini kazanması için en uygun şekilde maddi ve manevi cihazlarla donatmıştır. Sevmek, acımak, merak etmek, ilgi duymak gibi duygular insan için ne kadar önemli ise, korkmak, öfkelenmek, kızmak, iğrenmek gibi duygular da hayatın huzurlu bir şekilde yaşanması için o kadar önemlidir. Yeter ki insan bu duygularını kontrol edebilsin, yerinde ve ölçüsünde kullanabilsin. İnsan olarak sahip olduğumuz duygulardan biri de öfkedir. Öfkenin kaynağı biz olabiliriz. Sık sık kendi kendimizle bir muhasebe içinde olmalıyız. Öfke aklı örtünce, idrak ve şuur ortadan kalkar. Göz görmez, kulak duymaz olur. Öfke gönlü kuşatınca hisler körelir, kalp katılaşır. Sevgi ve saygı azalır, şiddet ve nefret çoğalır. Öfke nefse hâkim olunca, sabır ve tahammül gider. Lisan, kırıcı; insan, yıkıcı hale gelir. Öfkenin esiri olmak, telafisi güç sorunlara yol açar. Bizi Allah’ın rahmetinden, insanların muhabbetinden uzaklaştırır. Öfkeye yenilmek, toplumda şiddet, huzursuzluk ve kargaşaya sebep olur.Kontrol edilmesi ve yerli yerinde kullanılması gerekir. Öfkenin esiri olmak, telafisi güç sorunlara yol açar. Bizi Allah’ın rahmetinden, insanların muhabbetinden uzaklaştırır. Öfkeye yenilmek, toplumda şiddet, huzursuzluk ve kargaşaya sebep olur.Kontrol edilmesi ve yerli yerinde kullanılması gerekir  Yüce Mevlamız öfkemizi kontrol etmemizi emir buyururken, onun sevgili habibi Peygamber Efendimiz (sav), “Kuvvetli kimse güreşte başkalarını yenen değil, öfkelendiği zaman iradesine hâkim olandır.” buyurur. Bir gün Peygamber Efendimiz (sas)’e bir adam gelerek, "Ey Allah’ın Resûlü! Bana bir tavsiyede bulun?"dedi. Sevgili Peygamberimiz (sas) ona, "Öfkelenme!" buyurdu. O adam, bu soruyu defalarca sordu. Allah Resûlü (sas) ise ona her seferinde, “Öfkelenme!” diyerek nasihatte bulundu RESULULLAH EFENDİMİZ (sav) ÖFKEYİ KONTOL ETMEDE MANEVİ REÇETE ÖRNEKLERİ... 1) Allah’a sığınmak: Peygamber Efendimiz, Cenab-ı Hakk’a sığınmayı öfkenin ilâcı olarak tavsiye etmiş, insanın kendi kendine telkinle ulaşacağı irade sağlamlığının onu öfkelenmekten kurtaracağına işaret etmiştir. Yine Peygamberimiz öfkeyi güç ve kuvvetin değil, zayıflığın ve aczin alâmeti olarak görmüştür.  Öfke nefse hâkim olamamanın işaretidir. Nefislerine hâkim olamayanların sonu ise hüsrandır. Resûlullah, huzurunda birbirine söven iki kişiden birinin yüzünde öfke hali belirince şöyle buyurdu: “Ben bir söz biliyorum, eğer şu adam bunu söylerse öfkesi geçer. Bu söz, eûzu billahi mine’ş-şeytani’r-racîm: kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım, cümlesidir.” (Buhârî, Edeb, 76; Ebû Dâvûd, Edeb, 3)  Ayrıca Efendimiz’in Ümmü Seleme annemize öğrettiği, “Ey Nebî olan Muhammed’in Rabbi Allahım! Günahlarımı bağışla ve kalbimin öfkesini gider” (İbn-i Hanbel, VI, 302) mealindeki duası da gazap ateşinden kurtulmanın çarelerindendir. 2) Abdest almak: Hz. Peygamber, “Gazap şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş, ancak su ile söndürülür. Biriniz kızdığı zaman abdest alsın.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 3) buyurmak suretiyle öfke ateşinin de abdestle söndürüleceğini belirtmiştir. 3) Bulunduğu konumu değiştirmek: Gazap hâlinde yapılması gereken bir başka şey de kişinin bulunduğu konumdan daha pasif bir duruma geçmesidir. Bu husus, Efendimiz tarafından şöyle beyan edilmiştir: “Dikkat ediniz! Öfke insanoğlunun kalbindeki bir ateş parçasıdır. Gözlerin kızardığını, boyun damarlarının şiştiğini görmez misiniz? Her kim bunun eserini duyarsa, yere uzansın.” (Tirmizî, Fiten, 26) Bir başka hadiste de: “Biriniz öfkelendiğinde, ayakta ise otursun. Yine sakinleşmezse yanı üzere yatıversin” buyrulmaktadır. (Ebû Dâvûd, Edeb, 3) Ayakta isen otur, oturmuyorsan yatağa uzan, yinede öfkene hakim olamıyorsan abdest al, yinede öfkene hakim olamıyorsan namaz kıl” buyurulmuştur.    4) Susmayı tercih etmek: Kavgalı iki kişinin birbirlerine karşı hakaret ettikçe öfkelerinin dozunun arttığı bilinen bir durumdur. Bu sebeple olmalıdır ki Resûl-i Ekrem “Biriniz öfkelendiğinde sussun” buyurmuştur. (İbn-i Hanbel, I, 239)  Zira basit bir sebeple öfkelenen kişinin, gazap hâlinde hezeyanda bulunması durumunda umulmadık sonuçların ortaya çıkması mümkündür.  Hz. Peygamber, huzurunda Hz. Ebûbekir’e hakaret eden birisine karşı onun bir süre ses çıkarmamasından hoşnut kalmış, daha sonra aynı şekilde karşılık vermesi üzerine oradan ayrılmak istemişti. Bilahare Hz. Ebûbekir, yaptığının yanlış olup olmadığını sorunca Efendimiz, şöyle buyurmuştur: “Doğrusu sustuğun vakit senin adına o kişiye cevap veren bir melek vardı. Ancak aynı şekilde sen de karşılık vermeye başlayınca melek gitti, yerine şeytan geldi. Şeytanın geldiği yerde ben bulunamam.” (İbn-i Hanbel, II, 436) Resûlullah’ın kızdığı anlarda öfkelendiği kimseden “yüzünü çevirmesi, onunla ilgilenmemesi” de bu tedavi metodunun bir başka çeşidi olsa gerektir. (Ebû Dâvûd, Libâs, 17; İbn-i Hanbel, III, 14) Bütün bu aşamalar iki şeyi barındırır. Kişinin akıl nurunun yerine gelmesi ve her an Allah ile olunduğunun hatırlanmasıdır. Kişinin “Nerede olursa olsun Allah’ın onunla olduğunu” bilmesidir. Zira “İman nerede olursan ol Allah’ın seninle olduğunu bilmendir” diye tarif edilmiştir hadiste. Öfke anında bu hakikatten uzaklaşılırsa, kişi imandan uzaklaşmış olur.  Ancak şunu da ifâde etmek gerekir ki, öfkeyi yenebilmek mühim olduğu kadar, gerektiğinde Allah rızâsı için öfkelenmek de son derece ehemmiyetli bir vazifedir. Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendi nefsi için öfkelenmez, kimseyle münâkaşaya girmezdi. Fakat başkasına veya umûma âit bir hak çiğnendiği ve bunda ısrar edildiği zaman celâllenir, hattâ mübârek alnındaki damarı kabarır, ancak hak ve adâlet yerini bulduktan sonra sükûnete kavuşurdu. Hâsılı İslâm ahlâkında nefisini tatmin için kızmak doğru bulunmamış, şahsı adına haklı bir sebeple bile olsa gazabını yenip karşı tarafı affetmek büyük bir meziyet sayılmış ve konuyla alakalı gerekli tedavi yöntemleri tavsiye edilmiştir. Nuran KIRLAK  
Allah, insanı dünya ve ahiret saadetini kazanması için en uygun şekilde maddi ve manevi cihazlarla donatmıştır.

NURAN KIRLAK: ÖFKE KONTROLÜNDE MANEVÎ REÇETE 

Allah, insanı dünya ve ahiret saadetini kazanması için en uygun şekilde maddi ve manevi cihazlarla donatmıştır. Sevmek, acımak, merak etmek, ilgi duymak gibi duygular insan için ne kadar önemli ise, korkmak, öfkelenmek, kızmak, iğrenmek gibi duygular da hayatın huzurlu bir şekilde yaşanması için o kadar önemlidir. Yeter ki insan bu duygularını kontrol edebilsin, yerinde ve ölçüsünde kullanabilsin.
İnsan olarak sahip olduğumuz duygulardan biri de öfkedir.


Öfkenin kaynağı biz olabiliriz.

Sık sık kendi kendimizle bir muhasebe içinde olmalıyız. Öfke aklı örtünce, idrak ve şuur ortadan kalkar. Göz görmez, kulak duymaz olur.

Öfke gönlü kuşatınca hisler körelir, kalp katılaşır. Sevgi ve saygı azalır, şiddet ve nefret çoğalır. Öfke nefse hâkim olunca, sabır ve tahammül gider. Lisan, kırıcı; insan, yıkıcı hale gelir. Öfkenin esiri olmak, telafisi güç sorunlara yol açar. Bizi Allah’ın rahmetinden, insanların muhabbetinden uzaklaştırır. Öfkeye yenilmek, toplumda şiddet, huzursuzluk ve kargaşaya sebep olur.Kontrol edilmesi ve yerli yerinde kullanılması gerekir. Öfkenin esiri olmak, telafisi güç sorunlara yol açar. Bizi Allah’ın rahmetinden, insanların muhabbetinden uzaklaştırır. Öfkeye yenilmek, toplumda şiddet, huzursuzluk ve kargaşaya sebep olur.Kontrol edilmesi ve yerli yerinde kullanılması gerekir 

Yüce Mevlamız öfkemizi kontrol etmemizi emir buyururken, onun sevgili habibi Peygamber Efendimiz (sav), “Kuvvetli kimse güreşte başkalarını yenen değil, öfkelendiği zaman iradesine hâkim olandır.” buyurur.


Bir gün Peygamber Efendimiz (sas)’e bir adam gelerek, "Ey Allah’ın Resûlü! Bana bir tavsiyede bulun?"dedi. Sevgili Peygamberimiz (sas) ona, "Öfkelenme!" buyurdu. O adam, bu soruyu defalarca sordu. Allah Resûlü (sas) ise ona her seferinde, “Öfkelenme!” diyerek nasihatte bulundu

RESULULLAH EFENDİMİZ (sav) ÖFKEYİ KONTOL ETMEDE MANEVİ REÇETE ÖRNEKLERİ...

1) Allah’a sığınmak: Peygamber Efendimiz, Cenab-ı Hakk’a sığınmayı öfkenin ilâcı olarak tavsiye etmiş, insanın kendi kendine telkinle ulaşacağı irade sağlamlığının onu öfkelenmekten kurtaracağına işaret etmiştir.
Yine Peygamberimiz öfkeyi güç ve kuvvetin değil, zayıflığın ve aczin alâmeti olarak görmüştür. 
Öfke nefse hâkim olamamanın işaretidir. Nefislerine hâkim olamayanların sonu ise hüsrandır.
Resûlullah, huzurunda birbirine söven iki kişiden birinin yüzünde öfke hali belirince şöyle buyurdu: “Ben bir söz biliyorum, eğer şu adam bunu söylerse öfkesi geçer. Bu söz, eûzu billahi mine’ş-şeytani’r-racîm: kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım, cümlesidir.” (Buhârî, Edeb, 76; Ebû Dâvûd, Edeb, 3) 
Ayrıca Efendimiz’in Ümmü Seleme annemize öğrettiği, “Ey Nebî olan Muhammed’in Rabbi Allahım! Günahlarımı bağışla ve kalbimin öfkesini gider” (İbn-i Hanbel, VI, 302) mealindeki duası da gazap ateşinden kurtulmanın çarelerindendir.

2) Abdest almak: Hz. Peygamber, “Gazap şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş, ancak su ile söndürülür. Biriniz kızdığı zaman abdest alsın.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 3) buyurmak suretiyle öfke ateşinin de abdestle söndürüleceğini belirtmiştir.

3) Bulunduğu konumu değiştirmek: Gazap hâlinde yapılması gereken bir başka şey de kişinin bulunduğu konumdan daha pasif bir duruma geçmesidir. Bu husus, Efendimiz tarafından şöyle beyan edilmiştir:
“Dikkat ediniz! Öfke insanoğlunun kalbindeki bir ateş parçasıdır. Gözlerin kızardığını, boyun damarlarının şiştiğini görmez misiniz? Her kim bunun eserini duyarsa, yere uzansın.” (Tirmizî, Fiten, 26) Bir başka hadiste de:
“Biriniz öfkelendiğinde, ayakta ise otursun. Yine sakinleşmezse yanı üzere yatıversin” buyrulmaktadır. (Ebû Dâvûd, Edeb, 3)
Ayakta isen otur, oturmuyorsan yatağa uzan, yinede öfkene hakim olamıyorsan abdest al, yinede öfkene hakim olamıyorsan namaz kıl” buyurulmuştur. 
 
4) Susmayı tercih etmek: Kavgalı iki kişinin birbirlerine karşı hakaret ettikçe öfkelerinin dozunun arttığı bilinen bir durumdur. Bu sebeple olmalıdır ki Resûl-i Ekrem “Biriniz öfkelendiğinde sussun” buyurmuştur. (İbn-i Hanbel, I, 239) 
Zira basit bir sebeple öfkelenen kişinin, gazap hâlinde hezeyanda bulunması durumunda umulmadık sonuçların ortaya çıkması mümkündür. 
Hz. Peygamber, huzurunda Hz. Ebûbekir’e hakaret eden birisine karşı onun bir süre ses çıkarmamasından hoşnut kalmış, daha sonra aynı şekilde karşılık vermesi üzerine oradan ayrılmak istemişti. Bilahare Hz. Ebûbekir, yaptığının yanlış olup olmadığını sorunca Efendimiz, şöyle buyurmuştur:
“Doğrusu sustuğun vakit senin adına o kişiye cevap veren bir melek vardı. Ancak aynı şekilde sen de karşılık vermeye başlayınca melek gitti, yerine şeytan geldi. Şeytanın geldiği yerde ben bulunamam.” (İbn-i Hanbel, II, 436)
Resûlullah’ın kızdığı anlarda öfkelendiği kimseden “yüzünü çevirmesi, onunla ilgilenmemesi” de bu tedavi metodunun bir başka çeşidi olsa gerektir. (Ebû Dâvûd, Libâs, 17; İbn-i Hanbel, III, 14)

Bütün bu aşamalar iki şeyi barındırır. Kişinin akıl nurunun yerine gelmesi ve her an Allah ile olunduğunun hatırlanmasıdır. Kişinin “Nerede olursa olsun Allah’ın onunla olduğunu” bilmesidir. Zira “İman nerede olursan ol Allah’ın seninle olduğunu bilmendir” diye tarif edilmiştir hadiste. Öfke anında bu hakikatten uzaklaşılırsa, kişi imandan uzaklaşmış olur. 
Ancak şunu da ifâde etmek gerekir ki, öfkeyi yenebilmek mühim olduğu kadar, gerektiğinde Allah rızâsı için öfkelenmek de son derece ehemmiyetli bir vazifedir.

Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendi nefsi için öfkelenmez, kimseyle münâkaşaya girmezdi. Fakat başkasına veya umûma âit bir hak çiğnendiği ve bunda ısrar edildiği zaman celâllenir, hattâ mübârek alnındaki damarı kabarır, ancak hak ve adâlet yerini bulduktan sonra sükûnete kavuşurdu.

Hâsılı İslâm ahlâkında nefisini tatmin için kızmak doğru bulunmamış, şahsı adına haklı bir sebeple bile olsa gazabını yenip karşı tarafı affetmek büyük bir meziyet sayılmış ve konuyla alakalı gerekli tedavi yöntemleri tavsiye edilmiştir.

Nuran KIRLAK

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve nethaberler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.