Mimar Ece Gürel'in ardından medyanın konuya ilgisi kesilmedi!

Medya Platformu Sözcüsü Fatih Çiçek: Belgrad ormanında sağ bulunarak hastanede vefat eden Ece Gürel'in ardından medyanın konuya ilgisi kesilmedi!

Belgrad ormanında 4 gün sonra sağ bulunan fakat 5. gün hastanede vefat eden 36 yaşındaki Mimar Ece Gürel'in ardından medyanın konuya ilgisi hiç kesilmedi. Çünkü içinde sırlar barındıran ve merak uyandıran her konu medyanın malzemesi oluyor.  Ece Gürel modern zamanın modern kadınını temsil etmesi ve yaşanan sorunlara aranan çözümler noktasında örneklik teşkil etmesi açısından çok mühim bir isim oldu. Ece Gürel'in evden sadece küçük bir çanta ile çıkması uzun bir seyahat düşüncesi ile çıkmadığını gösteriyor. Spiritüel eğitimler alması modern iş kadınının açmazlarına dair bir vakıa.  Ece Gürel'in ormanda sağ olarak bulunmasının ardından vefat etmesi şeytani aklın hizmetkârı birilerinin planı olabilir lakin bu sonuç onlara faydadan çok zarar getirir. Çünkü fıtratımıza aykırı eğitim ve ayinlerin sorgulanmasına yol açar. Ece Gürel ölmese ve hastaneden onların işine yarar beyanatlar verseydi bunun ihtimali artardı. Biz 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde de aynı kısır tartışmaların içinde kaldık. Bizi milletçe dedektifliğe sürükleyecek bütün bu algı ve olguları bir kenara bırakalım. Zira emniyet ve hukuk birimlerinin bilmesi gerektiği tüm ayrıntıları bizim bilmemiz sadece güven duygumuzu yitirip toplumsal yaşamımızı zorlaştırır.  Devlet kademeleri bu tarz yayınları kısıtlayıcı tedbirler almalı. Peki tüm bu ve benzeri olaylardan biz, toplumun yüksek yararını gözeten ne tür dersler çıkarmalıyız? İşte bu soru bu tarz vakaların yeniden yaşanmaması için sorunun kaynağına inip toplumun inşâ ve ihyasına dair çözüm olacak şeylerin konuşulması gerektiğini gösterir.  Ece Gürel aslında modernitenin kadına dayattığı yaşam biçiminin onu nasıl bir haleti ruhiyeye soktuğunu gösteren bir örnek oldu. Bugün konuşmamız gereken asıl mesele kadının çalışma hayatında kaldıramayacağı yükleri onun naif bedenine hoyratça yüklememizdir. Bugün konuşmamız gereken asıl mesele bu yükler altında ezilen ve örselenen kadın ruhunun nasıl terapi edileceğidir. Bu olay spiritüel inanış ve metafizik merakların ruh açlığımıza bir çözüm arayışı olurken aslında nasıl büyük yaralar açtığına da büyük bir örneklik teşkil ediyor. Yaratılış kodlarına aykırı yapılan her eylem ruhumuzun daha fazla çıkmaza girmesine sebep oluyor. Enerjinin, olumlamanın ve spiritüalizmin fıtratımıza uygun karşılıklarını bulduğumuz taktirde öncelikle bireysel dolayısıyla toplumsal gelişimimize nasıl katkılar sağladığını göreceğiz. Rilkenin; "tek gerçek yolculuğun insanın içine yaptığı yolculuktur" cümlesinde bulamadığımız reçete, Yunus Emre'nin ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir şiirinin ikinci mısrasında reçetesiyle sunuluyor.  İslam'ın kadim değerleri ile inşa edilmemiş bir hayat tarzında, ruhumuzun sıkıldığı, nefesimizin daraldığı tüm meselelerimizin çözümü için bazen evimizin içinde bir seccade ve bir çift yaşlı göz yetecektir. Hâkim-i Mutlak olan Yaratıcımıza dudaklarımızı bile kıpırdatmadan halimizi arz etmek ormanda ki kaç çığlık terapisinin yerine geçer. Enerjinin nura, olumlamanın duaya ve spiritüalizmin tasavvufun kadim değerlerine isabet eden karşılıklarını bir sonraki yazımızda açalım. Tümevarımdan çıkarılan bilgiler tümdengelen kadim ilmin altında ezilecektir. Bizim derdimiz Ece Gürel gibi ruhlar ezilmeden bunları ortaya çıkarmak.  Selam ve dua ile.