KÜRTLERE KURBAN OLUN
KÜRTLERE KURBAN OLUN
Güzide Doğumuzda canlı-canlı Dengbej dinlediniz mi?
KÜRTLERE KURBAN OLUN
Siz hiç, Diyarbakır’da “meftune” yemeği yediniz mi? Ya da, Mardin’ de “soğan kebabı”? Siirt’te, gün yeni başlamışken “büryan kebabı” yediniz mi? Hakkâri’nin köylerini, yaylalarını gezdiniz mi? Meselâ, “Berçelan Yaylası’na” gittiniz mi? Doğuda canlı-canlı Dengbej dinlediniz mi?
Siz, Güneydoğu’da, seyahat ettiniz mi? İlden ile ilçeden ilçeye, köylerinden geçtiniz mi? Yolunuzda “ben de şuraya kadar gideceğim” diyen bir vatandaşa rast geldiniz mi? Belki beş, belki sadece on dakika bir tanışıklık yaşadığınız o saf, temiz yürekli insanların “buyur size bir koyun keseyim” dediğine hiç rast gelmediniz mi? Tandır da ekmek pişiren annelerin, size bir tereyağlı dürüm sarıp, “yolda yersin” diyerek zoraki ikramına da mı şahit olmadınız?
Yaşlı, yaşlı adamların siz gelince ayağa kalktığını, siz oturmadan oturmadığını, “misafir” sözünü kullandıkları anda, sizin hiçbir şekilde paranızın bir değerinin olmadığını da mı yaşayarak tecrübe etmediniz? Yürekten nasıl “memleket” dediklerine kulak astınız mı, yürek kabarttınız mı? Yolda kalmışa yardım etmeyi, geleni yedirmeden içirmeden göndermenin ar olduğunu kabul eden, canınızı emanet ettiğinizde, canını vermeden sana zeval gelmesinin mümkün olmadığı yerdir Güneydoğu.
Sadece yazı olsun diye yazmadım bu satırları, size sorduğum tüm bu soruların cevabını yaşayarak aldım, hayatıma dokunuşlarının izleridir bu satırlar. Yoksa siz, gerçekten bu dediklerimi yaşamadınız mı? O zaman, neye göre, gerici, cahil, kültürsüz ve yeri geldiğinde de hiç çekinmeden “Terörist” diyebiliyorsunuz? Bu nasıl bir alçaklıktır?
Bir kez olsun, Antalya’dan, Bodrum’dan, Çeşme’den vaz geçin de bir yaz tatilini de Güneydoğu köylerine ayırın. Hem de rezervasyon bile yaptırmayın! Hangi kapıyı çalarsanız çalın, size hiçbir otelin sunamayacağı insanlığı sunacaktır. Ve hayatınız boyunca iki pişmanlık yaşatacaktır size, birincisi “Bu insanlara karşı ön yargınız” ikincisi ise “daha önce keşke gelseydim” nedameti.
Siz, parti oylarına bakıp mı “terörist” damgası vuruyorsunuz? Siz, kentlerden uzak, dağ diplerinde yaşam mücadelesi verdikleri için mi onlara “cahil” etiketi yapıştırıyorsunuz? Ben, teröristin, cahilin, gericinin dik âlâsını, kentlerde üniversite bitirmiş nice insanda görüyorum. Siz, o köylerde sırrını toprağa döken, acısını, üzerine atılan iftiraları Allah’a havale eden Kürtlere kurban olun emi?
Siyasi otoritenin beslendiği, terör çıkarcılığını, vatan hainliğini, mal ve para hırsını Anadolu’nun, Anadolu olmasına vesile olanlara yıkamazsınız! Terörün ırkı olmaz! Memleketi olmaz! Terörün kimliği şerefsizliktir! Terörün ham maddesi kandır! Kandan beslenen vampirlerin burjuva itleri uzaktan karalama yapıyor diye, gönlü engin, yüreği yufka, merhameti kuşaktan kuşağa devrolan, edep ve hayânın timsallerine “terörist” diyemezsiniz!
Bu ülke de, “Kürt sorunu” Yoktur, “insanlık” sorunu vardır, “terör” sorunu vardır! Affettiklerinize de, el uzattıklarınıza da bir daha bakın! Size, milyonda birini anlatmaya çalıştığım bu emsalsiz halka benziyorlar mı diye? Kürt halkına iyilik yapmak istiyorsanız, onları iki de bir ne olduğu belli olmayan sözde siyasi partiyle ilişkilendirmeyin! Onlara, “ayrılmak istiyorlar” gözüyle bakmayın! Ayılmayı, federal yönetimi, sizler 1940 yılından beri konuşuyorsunuz. Kendinize aparat aramaktan vazgeçin! Yetmedi mi, insanları etnik kimlik adıyla çağırdığınız? Evet, coğrafya kadar olabilir amma, bu insanların kaderini siz yazamazsınız! Kaderi yazan Allah, en güzel ismi “insan” diyerek vermiştir. O halde insanlara, insan olarak bakın! Tabi, bu gözle bakabilmek için de insan olmak lâzım.
MEHMET HACIİSMAİLOĞLU
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.