MEHMET HACIİSMAİLOĞLU: KKTC DEĞİL, KIBRIS!

Gündem (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.07.2024 - 17:02, Güncelleme: 24.07.2024 - 17:02
 

MEHMET HACIİSMAİLOĞLU: KKTC DEĞİL, KIBRIS!

KKTC DEĞİL, KIBRIS! Batıdan Romalıların, Doğudan Perslerin ayak bastığı Kıbrıs sadece bir ada değil! Kıbrıs Anadolu’nun bir uzantısı Seksen kilometre yakınımızda dünyanın kaderini değiştiren ve değiştirecek bir topraktır. Akdeniz’in geçiş noktasında, birçok önemli geçişin kesiştiği yer. Ortadoğu’dan Basra körfezine, Süveyş kanalından Akdeniz’e açılan, askeri ve ticari trafiği kontrol eden bir yerdir Kıbrıs. 1571 adım attığımız Kıbrıs, bu gün bizim için halâ o zamanki heyecanı ile içimizde yer alan bir evlattır. 1914 de tek taraflı kararla adanın tümüne al koyan İngiltere’ye bizim o dönemde sesimizi çıkaracak kudretimiz yoktu. 1930’larda başlayan ayaklanma bu toprağın tıpkı geçmişte olduğu gibi çok kan alacağının işretini veriyordu. İkinci dünya savaşından sonra, her yerde bağımsızlık ve kendi kendini yönetme dalgası yayılmaya başlayınca bu dalgadan Kıbrıs da payına düşeni almaya başlamıştı. İngiliz idaresinin adadan el çekmesi için gösteriler yapılıyor ve Kıbrıs bağımsızlık yolunda yürümek istiyordu. İngiltere; “Dünyanın her yerinde bağımsızlık olabilir ancak Kıbrıs için olamaz!” diyordu. 1954 yılına kadar çok fazla Kıbrıs meselelerine eğilemedik. Yunanistan Kıbrıs’ı birleştirmek ve İngilizlerden temizlemek istiyordu. İngiltere, eğer adadan çekilir ise o zaman Lozan’ın hükmü düşer ve ada eski sahibi olan Türkiye’ye kalır. Yani Yunanistan’ın adayı kendine alma çabası, aslında bizim ada üzerinde ki haklarımızı makul hale getiriyordu. İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın ortak görüşmesi, Yunanistan’ın Türkiye’yi adada muhatap görmemesi nedeni ile yarıda kaldı. Aslında Yunan tarafı masayı terk etti dersek daha doğru olur. Yunan örgütler sürekli olarak Türkleri hedef alıyor ve İngiltere’yi de dikkate almıyordu. Her zaman ki Yunanistan işte, gölgesine bakarak kendini dev zanneden küstahlar.  Neyse biz konumuza devam edelim. Rumlar iyiden iyiye saldırılarını artırmışlar ve hedefleri olan Kıbrıs’ı tamamen tek başına yönetmek isteyişlerinin zirvesindeydiler. Yunan tarafı ( Rumlar) örgüt güçlerini kullanarak kan akıtmaya devam ederken, Türk tarafı o ana kadar henüz bir varlık gösteremiyordu. Nihayet genç bir avukat olan Rauf Denktaş Türk tarafının da bir örgüt kurması gerektiğini dile getirerek Kıbrıs için yüreğini ortaya koyuyordu. Burada bir satır arası vermek istiyorum. 50.yılını kutladığımız Kıbrıs zaferi için Televizyonlarda sosyal medya da çokça haber izlemişsinizdir. Bende izledim. Teessüfle seyrettim birçok haberi. Kimse Rauf Denktaş’tan bahsetmiyordu.  Sevgili okurlarım; 2010 yılında yani ölmeden iki yıl önce Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı Radyo programıma konuk almıştım. Kendisi ile Kıbrıs konusunda uzun uzun sohbetler ettik. “Beşparmak dağlarının eteklerinde gizli buluşmalarını, örgütün yer yer iki kişi, üç kişi halinde toplantı yaptıklarını, her an ölümle burun buruna örgütün daha etkin olabilmesi ve seslerini duyurabilmelerinin önünü açmak, Kıbrıs Türk’tür sözünü kalıcı olarak tarihe yazma sevdası ile ciddi bedeller ödedik. Demişti. Rauf Denktaş silahlı bir örgüt kurup, Türkiye’yi bu işe dâhil etmek istiyordu. Ve Erenköy’den gizlice Türkiye’ye gelen Merhum Rauf Denktaş, bir dizi görüşmeden sonra, yanına az da olsa silah alarak Kıbrıs’a geri döndü. Mühimmat olarak Türkiye’den aldığı ise 24 tabanca 12 eski tüfek “bazısı çalışıyor bazısı çalışmıyordu demişti” bana. Bu kadar az silahla nasıl bu mücadeleye girmeye cesaret ettiniz dediğim de ise, “Biz silahları gördüğümüz zaman sevincimizden havalara uçmuştuk, bizim mücadele azmimizin tetikleyicisi silah değil vatan sevdasıydı” dediğinde gözlerim dolmuştu. Kıbrıs için ömrünü vakfetmiş bir Gazinin 50.yılda anılmaması beni fevkalâde üzmüştür. Kıbrıs dün olduğu gibi yarın da çok konuşulacak ve bir gün değil yarısı tamamı ay yıldız gölgesinde olacak. Daha sonra ki yıllarda, yapılan harekât ve Kıbrıs’ın hürriyete yarım adım atmasının hikâyesini hepiniz biliyorsunuz. Baştanbaşa bir Kıbrıs belgesel yazısı olsun istemiyorum lâkin Rauf Denktaş konusuna değinmek için bir takım hatırlatmalar yapmak durumundaydım. Cumhuriyet Halk Partisi Genel başkanı Özgür Özel 50.yıl kutlamaları kapsamında Kıbrıs’a gitmişti biliyorsunuz. Özel’in Mustafa Akıncı’yı ziyaret etmesini hiç doğru bulmadım. “Yavru vatan Kıbrıs” sözünden rahatsız olan ve geçmişinde birçok hain ifade telaffuz den birini Özgür Özel’in ziyaret etmesi sanıyorum, “Katranı kaynat olur mu şeker” deyiminin tezahürü. Kıbrıs, Mescid-i Aksa’ya açılan kapımız olacak, Kıbrıs Avrupa’ya karşı en önemli sahamız olduğunu bir gün gösterecektir. Kıbrıs Akdeniz’in sigortasıdır. Kıbrıs İstanbul’dur, Ankara’dır, Erzurum’dur, Trabzon’dur. Kıbrıs Türk Toprağıdır. O nedenle ifadelerinizde KKTC demeyin! Kıbrıs’ın şu an için harita olarak yarısı bizde diye, Kuzey, Güney diye ayırmayın! Kıbrıs’tan bahsederken çekinmeden KIBRIS deyin! Mehmet HACIİSMAİLOĞLU

KKTC DEĞİL, KIBRIS!

Batıdan Romalıların, Doğudan Perslerin ayak bastığı Kıbrıs sadece bir ada değil! Kıbrıs Anadolu’nun bir uzantısı Seksen kilometre yakınımızda dünyanın kaderini değiştiren ve değiştirecek bir topraktır.

Akdeniz’in geçiş noktasında, birçok önemli geçişin kesiştiği yer. Ortadoğu’dan Basra körfezine, Süveyş kanalından Akdeniz’e açılan, askeri ve ticari trafiği kontrol eden bir yerdir Kıbrıs.

1571 adım attığımız Kıbrıs, bu gün bizim için halâ o zamanki heyecanı ile içimizde yer alan bir evlattır.

1914 de tek taraflı kararla adanın tümüne al koyan İngiltere’ye bizim o dönemde sesimizi çıkaracak kudretimiz yoktu. 1930’larda başlayan ayaklanma bu toprağın tıpkı geçmişte olduğu gibi çok kan alacağının işretini veriyordu.

İkinci dünya savaşından sonra, her yerde bağımsızlık ve kendi kendini yönetme dalgası yayılmaya başlayınca bu dalgadan Kıbrıs da payına düşeni almaya başlamıştı. İngiliz idaresinin adadan el çekmesi için gösteriler yapılıyor ve Kıbrıs bağımsızlık yolunda yürümek istiyordu. İngiltere; “Dünyanın her yerinde bağımsızlık olabilir ancak Kıbrıs için olamaz!” diyordu.

1954 yılına kadar çok fazla Kıbrıs meselelerine eğilemedik. Yunanistan Kıbrıs’ı birleştirmek ve İngilizlerden temizlemek istiyordu. İngiltere, eğer adadan çekilir ise o zaman Lozan’ın hükmü düşer ve ada eski sahibi olan Türkiye’ye kalır. Yani Yunanistan’ın adayı kendine alma çabası, aslında bizim ada üzerinde ki haklarımızı makul hale getiriyordu.

İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın ortak görüşmesi, Yunanistan’ın Türkiye’yi adada muhatap görmemesi nedeni ile yarıda kaldı. Aslında Yunan tarafı masayı terk etti dersek daha doğru olur.

Yunan örgütler sürekli olarak Türkleri hedef alıyor ve İngiltere’yi de dikkate almıyordu. Her zaman ki Yunanistan işte, gölgesine bakarak kendini dev zanneden küstahlar. 

Neyse biz konumuza devam edelim. Rumlar iyiden iyiye saldırılarını artırmışlar ve hedefleri olan Kıbrıs’ı tamamen tek başına yönetmek isteyişlerinin zirvesindeydiler. Yunan tarafı ( Rumlar) örgüt güçlerini kullanarak kan akıtmaya devam ederken, Türk tarafı o ana kadar henüz bir varlık gösteremiyordu.

Nihayet genç bir avukat olan Rauf Denktaş Türk tarafının da bir örgüt kurması gerektiğini dile getirerek Kıbrıs için yüreğini ortaya koyuyordu.

Burada bir satır arası vermek istiyorum.

50.yılını kutladığımız Kıbrıs zaferi için Televizyonlarda sosyal medya da çokça haber izlemişsinizdir. Bende izledim. Teessüfle seyrettim birçok haberi. Kimse Rauf Denktaş’tan bahsetmiyordu. 

Sevgili okurlarım; 2010 yılında yani ölmeden iki yıl önce Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı Radyo programıma konuk almıştım. Kendisi ile Kıbrıs konusunda uzun uzun sohbetler ettik. “Beşparmak dağlarının eteklerinde gizli buluşmalarını, örgütün yer yer iki kişi, üç kişi halinde toplantı yaptıklarını, her an ölümle burun buruna örgütün daha etkin olabilmesi ve seslerini duyurabilmelerinin önünü açmak, Kıbrıs Türk’tür sözünü kalıcı olarak tarihe yazma sevdası ile ciddi bedeller ödedik. Demişti.

Rauf Denktaş silahlı bir örgüt kurup, Türkiye’yi bu işe dâhil etmek istiyordu. Ve Erenköy’den gizlice Türkiye’ye gelen Merhum Rauf Denktaş, bir dizi görüşmeden sonra, yanına az da olsa silah alarak Kıbrıs’a geri döndü. Mühimmat olarak Türkiye’den aldığı ise 24 tabanca 12 eski tüfek “bazısı çalışıyor bazısı çalışmıyordu demişti” bana.

Bu kadar az silahla nasıl bu mücadeleye girmeye cesaret ettiniz dediğim de ise, “Biz silahları gördüğümüz zaman sevincimizden havalara uçmuştuk, bizim mücadele azmimizin tetikleyicisi silah değil vatan sevdasıydı” dediğinde gözlerim dolmuştu.

Kıbrıs için ömrünü vakfetmiş bir Gazinin 50.yılda anılmaması beni fevkalâde üzmüştür. Kıbrıs dün olduğu gibi yarın da çok konuşulacak ve bir gün değil yarısı tamamı ay yıldız gölgesinde olacak.

Daha sonra ki yıllarda, yapılan harekât ve Kıbrıs’ın hürriyete yarım adım atmasının hikâyesini hepiniz biliyorsunuz.

Baştanbaşa bir Kıbrıs belgesel yazısı olsun istemiyorum lâkin Rauf Denktaş konusuna değinmek için bir takım hatırlatmalar yapmak durumundaydım.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel başkanı Özgür Özel 50.yıl kutlamaları kapsamında Kıbrıs’a gitmişti biliyorsunuz. Özel’in Mustafa Akıncı’yı ziyaret etmesini hiç doğru bulmadım. “Yavru vatan Kıbrıs” sözünden rahatsız olan ve geçmişinde birçok hain ifade telaffuz den birini Özgür Özel’in ziyaret etmesi sanıyorum, “Katranı kaynat olur mu şeker” deyiminin tezahürü.

Kıbrıs, Mescid-i Aksa’ya açılan kapımız olacak, Kıbrıs Avrupa’ya karşı en önemli sahamız olduğunu bir gün gösterecektir. Kıbrıs Akdeniz’in sigortasıdır. Kıbrıs İstanbul’dur, Ankara’dır, Erzurum’dur, Trabzon’dur.

Kıbrıs Türk Toprağıdır. O nedenle ifadelerinizde KKTC demeyin! Kıbrıs’ın şu an için harita olarak yarısı bizde diye, Kuzey, Güney diye ayırmayın! Kıbrıs’tan bahsederken çekinmeden KIBRIS deyin!

Mehmet HACIİSMAİLOĞLU

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve nethaberler.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.