İlahiyatçı Araştırmacı Nimetullah Demir: Cami cemaati neden azalıyor!
İlahiyatçı Araştırmacı Nimetullah Demir: Cami cemaati neden azalıyor!
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Uzmanı İlahiyatçı Araştırmacı Nimetullah Demir, son zamanlarda camilerin namazdaki kişi sayısının azalması ile ilgili izlenimi ve ön görüsü ile alakalı açıklama yaptı. İşte o açıklama;
CEMAATİN AZALMASIYLA,
CAMİLERİMİZ ÖKSÜZ KALIYOR.!
Bugün can alıcı aynı zaman'da eksikliğini gönüllerimizde hissettiğimiz bir çürümüşlüğü dikkat-i nazara vermek istiyorum. Maalesef koruna döneminde başlamak suretiyle camilerin Cemaat'e kapalı tutulmasının, manen inanlara faturası pek ağır olmuşa benziyor. Zira, o günden sonra cami müdavimlerinde gözle görülür şekilde camiye ilgisinin azaldığına şahit olmaktayız.

Bu acı hal bizleri hem üzmekte, hem de acil çare ve çözümler bulmaya sevk etmelidir., Keza, Camilerde gençlerin gittikçe azaldığı da bir vakıa, halbuki geleceğimiz, gençliğimizin manen ve madden tekamül etmesine bağlıdır. Onlar, yarının manevi mimarları olabilmeleri için ruhen ve manen olgunlaşmaları kaçınılmaz bir zaruret, şüphesiz ki bu ihtiyacın giderildiği merkezlerin başında da hiç şüphesiz ki mektep ve camilerimiz gelmektedir.

CAMİLERDEKİ CEMAAT NEDEN AZALIYOR ?
Camilerimiz çoğalıyor, imam hatipler çoğalıyor, Keza, Kur’an kurslarımız çoğalıyor. Bu alanda faaliyet gösteren vakıf ve dernekler gönüllü kuruluşlar çoğalıyor, ancak ne hazindir ki; camilerdeki cemaat ise gün geçtikçe azalıyor. Buna paralel olarak da toplumda deizme, ateizme, kominizme yöneliş artıyor, namaz kılanlarımızın da sayıları gün geçtikce azalıyor. Bayram ve cuma namazları haricinde, camilerimiz; öksüz, yetim ve garip, hatta bazı bölgelerde Arap kardeşlerimiz olmazsa, o muhteşem camilerimiz, hepten yetim kalacak hale gelmis duramda.

Maalesef namaza gelenler de ihtiyarlardan oluşmuş, genç cemaat sayısı da azalma dikkatlerimizi çekmektedir. Madalyonun diğer yüzüne, bakıldığında kıldığımız namaz bir ritüele dönüşmüş olup, bizi kötülük ve çirkinliklerden alıkoymadığı da ayrı bir vakıa, Toplumdaki ahlaki değerlerde yerlerde sürünüyor. Cami cemaatinin azalmasının sebepleri neler olabilir? Medya internet ve sosyal paylaşım ağlarının bilinçsizce kullanılması manevi hayatımıza büyük bir darbe vurmuş ve vurmaya da devam etmesidir. Basit bir örnek vermek gerekirse, televizyonlarda yayınlanan dizi ve maçlar bile bazen bırakın camiye hizmet olduğu şuurunda olmayan din görevlileri. Diyanet; hocaları seçerken kılı kırk yarmalıdır. imamlar; İslam’ı yaşamakta cemaate örnek, görevini aksatmayan, mütevazı, yaşadığı çağın özelliklerini bilen ve kendini sürekli yenileyen maneviyat ehli, şuurlu olmalıdır. Cemaati sıkacak şekilde sohbeti, namazı ve duayı ve sohbeti uzatmamalıdır. Özellikle de tarafsız olmalı ve siyasetten uzak durmalıdır. Bazı din adamları, tarikat şeyhleri ve cemaat liderlerinin toplumla ters düşen eylem, konuşma ve yaşantıları, gençlerin ve çocukların camiye gitmelerinin önünde adeta birer engel gibi görülmektedir.. Durum hiç de iç açıcı değil, Böyle giderse toplumumuz İslamiyet’ten soğuyarak manevi yönden gelecek nesilleri kaybedip yok olma sürecine gireceğinden korkar hale geliyoruz.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA BÜYÜK GÖREVLER DÜŞÜYOR.
Bu konuda devletimize, Diyanet İşleri Başkanlığına, yöneticilere ve hepimize sorumluluklar düşmektedir. Çocuklarımızı dini temel bilgilerin verildiği camilerde başlatılan yaz Kur’an kursuna göndererek, cami cemaat sevgisi ve namaz alışkanlığına başlangıç yapabiliriz. İbadetin, dostluğun paylaşmanın birlik ve beraberliğin mekanları olan camileri hızla hayatımızın merkezine koymalıyız ve cemaat sayısının artması için elimizden geleni yapmalıyız. Aksi takdirde. Elin gavurunun özellikle, Siyonist Yahudilerin sinsi hain çalişmalarí ile batının ahlaksız, aile mefhumunu yok sayan, hatta manevi değerlere harp ilan eden dizi ve internet flim vs. ahlaksız yayınları neslimizi manen ifsad etmeye devam etmektedir.
Bu nedenle ve öncelikle Diyanet'in, uygulanması gereken icraatlerin başında örnek nasihlere, etkili irşâd neferlerine düne göre, bugün daha çok çok ihtiyacımız vardır. Elbette gayretli, kabiliyetili hocalarımızı tenzih ederiz, ancak genel manada bu mevzuda cematin üst seviyede ilgisini çekecek hatiplerimizin azlığından veya kifayetsizliginden bahs etmek yanlış olmasa gerek. Misal olarak, Başkanlığin, resmi görevlileri dışında, liyakat ve ilmi dirayet ile ehliyetli insanları bulup bünyesine kazandırílması irşad kadrosuna dahil edilmesi, hatip kadrosunu mutlaka zenginleştirecek, kurumun irşad yönünü güçlendirecektir. Tabi ki bu manada Diyanet'in de kırmızı bir çizgisi elbette olacak hatta olmalı;
En başında hatiplerin Ehl-i sünnet çizgisini korumak, sağlam itikat ve sahih bilgilerile dinden taviz vermeyen ve dahi Türkçe'yi iyi kullanabilme kabiliyetli, liyakat sahibi hatiplerin, gönülleri coşturacak şahsiyetlerin yetiştirilmesi veyâ temini ile mümkün olacaktır.
Bu gün Kürsi'i Muhammedi'de bir zamanların gür sesli hatipleri olan, Tâhir B. Körükçü, Timurtaş Hoca, İhsan Toksari, Feyzullah Değerli, Hüseyin Kaplan, Esat Coşan ve Naim Karamanlar gibi cesur, güzel Türkçe'mizi berrak ve kamil manada tellefuz edebilen örnek hatipler görülemiyor?? Halkımız, yıllar yılı böyle hatip ve hocaların hasretini çekiyor. M. Görmez hoca zamanında, kısmen de olsa böyle bir uygulamaya gidilmiş (Molla takviyesi) devreye sokulmuş, medrese ile liyakatli bazı ilim adamları imtihânla ehliyetli medrese menşeli bazı imamlar diyanete kazandırılmıştı, yeterli olmamakla birlikte bu çalışma, takdire şayan bir adım olmuş, hem kardeşliğin hem de diyanete renk kattığına inanıyoruz. Ancak, bugün elektoronik, internet devrinde, modern çağın irşad ve ihya dilini yakalamazsak, camilerimize olan cazibe daha da azalacaktır. Yukarda ifade eteğimiz gibi zülcenahayin ilim adamları ile gönülleri coşturacak hatiplere acilen ihtiyaç olduğu görülmektedir. Mesala, Arabi ilimlere haiz, günümüz hadiserine vakıf, hadiseleri günümüz anlayışı ile idrak ederek islami muhakeme gözlüğüyle okuyup, yorumlayabilen, insanımızın gönül dünyası ile aklına hitap edebilen ilim adamlarını bir şekilde ehliyet ve liyakat kıstasıyla ortaya çıkartmalıdır.
Nitekim C.Hak Kur’anı Mübin’de şöyle ferman buyurmakta, (Zariyat, 55. ayet)
وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِن۪ينَ
Sen (Ey Muhammed) yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü'minlere fayda verir.. Bu ayet-i celile ile Mevlamız, irşad ve nasihatın ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir.
Bu manada atılacak bir adım, kardeşlik duygusuyla, vatan ve millet potasında aksi sada bulacaktır. Nitekim Osmanlı’da buna benzer uygulamaları görebiliyoruz. Bakıldığında Osmanlı'da, evleliyetle liyakat ve ehliyeti öne çıkartarak, bu meseleyi hal edip çözmüşler. Bu mevzuda Osmanlı Arşivi belgelerinde benzer uygulamalarını bulabilir ve tatbikine gidebilirler. Örnek, etkileyici vaazlar, sohbetler, özünde ve ruhunda iman mayası olan asıl milletimizi manen ihyasina katkı sağlayacaktır..
Hülasa, iktidar ve Diyanet İşleri Başkanligi'ndan bu hizmet yolunu açacak kapalı, brokrasiye neşter vurmak suretiyle gayretli adamların bu meseleye biraz daha himmet göstermelerini ma'rûf-u hatırlatmak babında bu manevi sosyal yaramızı dikkat-i nazara vermek, etkili ve yetkili makamlara sesimizi duyurmak, vicdanı bir vazife kabul ettiğimiz için bu ızdırabımızí buradan beyan ediyoruz.
Bu hayırlı adımı atacak yetkilileri bu azîz millet, asla unutmayacak, her daim minnet ve sükranla yad edecektir.
Nimetullah Demir
İlahiyatçı / Araştırmacı
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.