Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

TÜKETİCİ HAKLARININ KORUNMASI VE FİYAT İSTİKRARI

Tüketici haklarının korunması, tüketicinin

Tüketici haklarının korunması, tüketicinin sağlık ve güvenliği korumak ve tüketici çıkarlarını savunmak olarak tanımlayabiliriz. Bu kavram aynı zamanda, tüketicinin uğradığı zararları da tazmin edici mekanizmaları geliştirmek anlamına da gelmektedir.

Tüketici haklarının korunmasının en önemli argümanlarından biri de rekabetin korunmasıdır. Zira serbest piyasa ekonomisinde, ortaya çıkması muhtemel ve tüketici aleyhine gelişecek tekelleşme, ortak fiyat kararı alma ve bu ortama sebep olacak birleşmeler ve devir almalar rekabet hukukunun alanına girmektedir. Rekabet bozulduğu zaman, tüketici olumsuz etkilenmektedir.

Tüketici hakları ve rekabetin korunması uzun soluklu bir mücadeledir. Tüketicinin ekonomik çıkarlarını korumak, ortaya çıkması muhtemel zararlarını tazmin etmek, tüketiciyi bilinçlendirmek, tehlikelerden korumak, tüketicinin kendini koruması için sivil toplum eliyle gönüllü şekilde örgütlenmesine izin vermek, politika üretmelerine zemin hazırlamak, “tüketici ve rekabet ekosisteminin” olmazsa olmazlarıdır.

Hükümetler, Şirketler ne kadar güçlü ise, “Tüketici Hakları Mücadelesi” de o kadar güçlü olmalıdır. Üreticiler, Tüketiciler ve Devlet bir bütünün eşit parçalarıdır. Sistemin sağlıklı işleyebilmesi için, tarafların birbirine inanması ve desteklemesi gerekir. Devlet en yüce değerdir ancak devlet, vatandaşının sağlıklı ve güvenli bir şekilde, fiyat istikrarının da korunduğu güvenli bir tüketici alanı oluşturmak zorundadır. Şirketler de bir yandan, kazanç sağlarken, diğer yandan da tüketiciye, sağlıklı, güvenli, kaliteli iyi hizmet sunmalı ve hizmet sonrası, ortaya çıkan olumsuzlukları, vahşi kapitalizmin değerleri ile değil, insani, hukuki ve vicdani değerlere göre ele almalıdır.

Tüketici haklarının korunması ilk defa; 15 Mart 1962 yılında, ABD Başkanı John F. Kennedy’nin ABD Temsilciler Meclisi’nde yaptığı konuşmasında dile getirildi. Kennedy; “Tüketici Hakları” kavramını kullanarak, tüketici haklarının yasal güvencelerle korunmasını istedi. 1962’den sonra aradan geçen 23 yılın ardından, 1985 yılında Birleşmiş Milletler, 15 Mart’ı ”Dünya Tüketici Hakları Günü” olarak ilan etmiş ve “Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi”ni yayınlamıştır.

Tüketici hakları mücadelesi yıllardır devam ediyor. Ülkemizde ise bu hakkın korunması konusunda ilk yasa 1995’de yayınlanan “4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun” olmuştur. Aynı şekilde 1994’de yayınlanan “4054 Sayılı Rekabet Kanunu” da tüketici aleyhine gelişmesi muhtemel olumsuzlukları, kartelleşmeyi, haksız fiyatı önlemeye yönelik bir kanundur. Tüketici Kanunu, günün gelişen ve değişen şartlarına göre sil baştan yapılarak, 2013’de 6502 Sayılı Kanun olarak yeniden düzenlenmiştir.

Her ne kadar yasalar tüketiciyi koruyor gibi görense de özellikle yasanın uygulanmasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır ve bunun en başında da temel gıda maddelerindeki fiyat artışları gelmektedir. Fiyat artışları, artan döviz fiyatlarına ve ekonomik sorunlara bağlansa da zincir marketlerin ve diğer gıda satıcılarının (üretici ve aracılar) kanunu görmezden gelmesi fiyat artışına en büyük etkendir.

Yapılan denetimlerin yetersizdir. Denetimler sonucu kesilen para cezaları ise maalesef caydırıcı değildir. Ticaret Bakanlığı denetleyici kurum olarak elinden geleni yapsa da para cezaları çözüm olmaktan uzaktır.

Devlet, tüketiciyi korumak adına, öncelikle temel gıda maddeleri ile bebek ve hijyen ürünlerinin kalite ve standartlarını belirlemeli, sonra da bu standartlara göre de fiyat (etiket) aralığı koymalıdır. Fiyat İstikrar Denetim Kurumu (FİDEK) gibi bir organizasyon oluşturmak suretiyle de tüketiciyi tam bir koruma şemsiyesi altına almalıdır. Cezalar parasalın ötesinde, mutlaka hapis cezası, ticaretten men cezası, ticari faaliyetleri belirli bir süreliğine askıya alma cezası gibi cezalarda uygulanmalıdır.

Ayrıca, temel gıda maddeleri ve bebek/hijyen ürünlerinde KDV kesinlikle sıfırlanmalıdır. Fiyat istikrarının sağlanması, KDV’nin sıfırlanması, tüketicinin korunması açısından önemli adımlar olacaktır.

Son olarak şunu da eklemek gerekir ki tüketici haklarının korunmasında sivil toplum kuruluşlarına da önemli görevler düşmektedir. Devlet-Üretici-STK, bu noktada tam bir işbirliği içinde olmalıdır.

Hnr. Dr. Musa Karademir

BDU Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı

United Kingdom EODP Türkiye Başkanı ve İyi Niyet Büyükelçisi

TÜRFED Federasyonu Kurucu Genel Başkanı

TÜKON Tüketiciler Konfederasyonu Kurucu Genel Başkan Yrd.