Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet MEMDOĞLU

Aile ve Toplumsal Değerlerimiz

Aile ve Toplumsal Değerlerimiz

Teknolojinin ilerlemesiyle –özellikle de iletişim araçları- birlikte, başta aile mefhumu olmak üzere, toplumdaki yozlaşma da günbegün artmaktadır. Buna, eğitim adına yapılan hata ve yanlışları da eklersek, gelecek adına endişelenmemek mümkün değil.

Eğitimin başlangıç noktası ebeveynlerdir, ailedir. Aile içerisinde ise bu sorumluk, çoğunlukla annenin omuzlarındadır. Fert okula başladığında, aileden aldığı temel eğitimle ancak öğretimde başarılı olabilir. İnsan, doğru bir eğitim alamadan gerekli öğretimi; gerekli öğretimiöğrenemeden de yeni bir medeniyet inşa edebilecek yeterli kültürel birikime ulaşamaz. Dolayısıyla, bir toplumun gelişmişlik ölçüsü, yeni medeniyet kurabilecek düzeydeki kültürel zenginliği ve kültürel birikimidir.

Bir milleti oluşturan ve ayakta tutan temel güç, ailedir. Aile yapısı bozulmuş bir toplum, sağlam bir gelecek de inşa edemez.  Yaşlıya ve ebeveyne hürmet, aile birlikteliği, ömür, vatan, kardeşlik, zaman-vakit, vefa, saygı ve sevgi gibi vasıflar, özelde gençliğin; genelde günümüz insanının kadir kıymet bilmeyip, çabucak tükettiği değerlerden birkaçıdır. Türkiye toplumu olarak bizi birbirimize bağlayan ve millet yapan bu değerlere sahip çıkmak zorundayız.

Aile kurumu, meşru kurallar dairesinde erkek ile kadının nikâhlanarak bir araya gelmeleriyle oluşur. Aile içerisindeki davranışlarımız, İslam dininin toplum içerisinde bizlerden beklediklerinden farklı değildir. Temeli Kur’an ve sünnet olan İslam dininin belirlediği çizgiler dışına çıkmak, aileyi ihmal etmek, aile huzuru ve bütünlüğünün korunamamasına sebebiyet verecektir. Yine, Efendimiz (s.a.v) bu konuda da: “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 45) demiştir. Ailenin korun(a)maması, ülkenin geleceği için de bir tehlike oluşturmaktadır.

Batı dünyasında yaygın olan ailesiz ve ebeveynsiz bir hayatın yaygınlaştırılmaya çalışılmasına, ülkemizde imkân verilmemelidir. Batı’daki maddecilik ve bireyselleşme, bizi “biz” eden değerleri tehdit etmektedir. Ahlaki ve ailevi değerleri yozlaşmış Batı’yı örnek almak, ülkemiz ve geleceğimiz için büyük bir tehlikedir.  Batı’daki teknolojik gelişmişliğe “evet”, çürümüş aile yapısı ve yozlaşmış kültürüne “hayır” demek zorundayız. Çünkü bugün dünya üzerinde yaşanan savaşların ana müsebbibi, Batı’nın sömürü düzeni ve politikalarıdır. Her alanda İslam coğrafyasını sömürerek, Müslümanları açlığa mahkûm eden Batı, çağın en büyük insanî felaketinin müsebbibi olmuştur.

Toplu taşıma araçlarında yaşanan ve sosyal medyada da paylaşılan birçok görüntü, yürekleri sızlatmaktadır. Ayakta durmakta zorluk çeken hasta ve yaşlı insanlarımızın ayakta bekletilmesi, bizim için utanç sebebi olmalı. Sorgulanması gereken şey, toplum olarak bu hale nasıl geldiğimizdir. Oysaki Peygamber (s.a.v) Efendimiz büyüklere hürmet konusunda: “Küçüklerimize şefkat göstermeyen ve büyüklerimizin kadrini bilmeyen bizden değildir.”(TirmizîBirr 15; Ebu Davud, Edeb 58) 

“Annesi veya babası ya da her ikisi yaşlılık dönemlerinde kendisi yanında bulunup da onların hoşnutluğunu alarak cenneti kazanamayan kişiye yazıklar olsun.” (Müslim, Birr, 9) buyurmaktadır.

Fert olarak, ailevi ve manevi değerlerimize sahip çıkmalı, toplumun hizmetine sunulan her türlü yeni teknolojiyi, insanlığın yıkımı için değil, huzuru için kullanmalıyız.

Biz, özümüze dönmedikçe sağlam bir gelecek inşa edemeyiz. Sağlam bir gelecek inşa etmek için, kültürümüze sahip çıkmalı, tarihimizi doğru olarak öğrenmeli, yanlışlarından ders almalı ve yeni bir medeniyet inşa etmek için çalışmalıyız. 

Allah’ın (c.c) hesabı, bütün hesaplardan üstündür.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ