Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nilüfer Akıngül

NE HADDİMİZ

Allah’ın zamandan ve mekandan münezzeh oluşu onu var olanın sınır dışına atmak değildir. Bilâkis haddini ve hududunu bilenler ancak Allah’a yaklaşır . Çünkü Allah merkezdedir. Sınırlar içe doğru dürüldükçe içerdeki sınır büyür, zamandan ve mekandan münezzeh olur. Zira Allah-u Teala bir kudsi hadis-i şerifinde “Yere göğe sığmadım, kulumun kalbine sığdım” Buyurmaktadır.

Şimdi aradaki bağlantıyı merak edenler için kısaca açıklayalım. İnsan, yani eşref-i mahluk; topraktan yaratılmış bir beden ile Allah’tan üflenilmiş ruhla, madde ve mana bileşeni bir varlıktır. Küll-i irade içerisinde cüz-i iradeye malik, yaşam çerçevesinde ölümü öğrenen ve inandığı takdirde bu çerçevenin dışındaki ebedi hayatına olumlu ya da olumsuz yatırım yapma selahiyetinde olan canlı bir kuldur. Ve kulun merkezi tabii ki kalptir. İnsanın kalbine doğru dürülmesi o insanı enginleştirir, derinleştirir ve en’nihayet kamilleştirir. İnsanın ulaşabileceği en üst makam da muhakkak ki ‘insan-ı kamil’ olma seviyesidir. Bu sebepledir ki tasavvuf erbabları virdlerinde dış dünyaya açık pencere olarak nitelendirdikleri gözlerini kapatır ve hem soyut hem somut merkez olarak adlettikleri kalbe yönelirler. Zira orada ‘eşhedü’ vardır, bu şahitliğin sebebi ise Allah’ın oraya tecellisidir.

Had arapçada sınır demektir. Türkçede haddi aşmak sınırları aşmak olarak olumsuz anlamda kullanılmıştır. Ancak sınırın da bir sınırı vardır ve bütün mülk ve hakimiyet, Malik’il Mülk olan Allah’a aittir. Müslüman merkeze dürülerek sınırları aşar ve bu yolculukta haddini bilmekle mükelleftir, mükelleftir ki kendini bilsin. Nasıl ki sınırları daha doğrusu hudutları çizilememiş bir ülkenin hükmü yoktur, haddini-hududunu bilmeyen bir kişi de bu vecihle Bakara suresi 130. ayeti kerime ışığında değerlendirilebilir. Tasavvufi bir vecize olarak bilinen, sonrasında hadis-i şerif literatürlerinde sık sık rastladığımız “Kendini bilen Rabbini bilir” sözünü de hatırlatmadan geçemeyeceğim. Selam ve dua ile…

Nilüfer Akıngül
LEYLİFER

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ