Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet MEMDOĞLU

Ölçü!..

Hiçbir şey sebepsiz yaratılmamıştır. İnsanın yaratılış gayesi Allah’a kul olabilmektir. Yaratılan her şeyin bir gayesi vardır. Allah Teâlâ’nın eşrefi mahlûkat olarak yarattığı insanoğlunun, iyilik-kötülük, sevap-günah karşısındaki tutumu, cüz-i iradesine bırakılmakla birlikte, iyi ve sevap olan güzel şeyleri tercih etmesi, günahlardan ve kötülüklerden kaçınması emredilmiştir.

Ubudiyet kelime manası olarak, kulluk, kölelik, birine aşırı bağlılık, itaat etmek, anlamlarını da kapsayan Arapça “abd” kökünden türetilmiştir. Çok çeşitli ve geniş anlamları içermesine rağmen genel itibarıyla ubudiyet, Allah’ın razı olduğu fiillerde bulunmak, men ettiği şeylerden uzak durmak ve kulluk şuuru içerisinde yaşamını devam ettirmek olarak özetlenebilir.

Kul, Allah’a olan inancı, din ve hayâ duygusu ile kötülüğe zorlayan nefsi ve şeytanın hile ve telkinleri arasında amansız bir mücadele verir. Bizleri yaratan Allah, dünya hayatımız için belli sınırlar çizmiştir. Allah’ın emir ve yasakları tefekkür edildiğinde, bu sınırların tamamının insanların selameti için gerekli olduğu anlaşılacaktır. İman ve itikadı sağlam, ahlaklı; utanma duygusunu kaybetmemiş bir insan doğru yola, yani iyiliğe yönelir. İmanı zayıf, nefis ve şeytana yenik düşmüş biri ise harama, yanlış yola; yani kötülüğe meyleder.

Cenab-ı Allah’a kulluk noktasında Peygamber Efendimiz, (s.a.v) müminler için en büyük rehberdir. Efendimizin (s.a.v) kâmil ve mükemmel manadaki kulluğunu örnek almalıyız. Kulluk bilinci ise beraberinde sabır, şükür, takva ve ihlâsı getirir.

Sabır, tepkisizlik ya da acizlik değildir. Zannedildiğinin aksine mümin için bir direniş, kararlılık ve dik durma gayretidir. Şeytanın ve nefsin yönlendirmelerine karşı dinin; dinin muhayyer bıraktığı anlarda ise akl-ı selimin ölçülerini korumak için gösterilen çabadır. Sabrın mihenk noktası, dinin ölçülerinde ısrar ve kulluk edebini muhafazadır.

Şükür, büyük bir nimettir. Mümin nimetle imtihan edildiğinde, kendisinden şükür edilmesi beklenir. Mihnetin ifadesi olarak şükür, birçok ayet ve hadiste belirtildiği üzere, nimetlerin arttırılmasına da bir vesiledir. Cenab-ı Allah’a (c.c) teşekkür, nezaket kuralı olmaktan ziyade, mükellef olduğumuz kulluk vazifelerimizdendir.

Takva, kalbi mâsivadan korumak, sakınmak demektir. Cenab-ı Allah’tan (c.c) gayrısından, bizleri O’ndan uzaklaştıracak her şeyden korunmak demektir. Müminin ahiret hayatına zeval getirebilecek şeylerden korunması, günahlardan sakınması ve salih ameller işlemesidir. Bir başka ifadeyle, Allah’ın (c.c) rızasını kazanmak için O’nun emirlerine sımsıkı sarılmak, yasaklarından kaçınmaktır. Cenab-ı Allah Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:  “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, kötülük yapmaktan sakının; doğru söyleyiniz” (Ahzab-70)

İhlâs ise kulun ibadetlerini Kur’an’a, sünnete, ilme ve edebe uygun, gösteriş ve riyadan uzak, sadece ve sadece Allah rızası için yapmış olduğu amel ve ibadetlerdir. İhlâs, Allah’ın (c.c) sevdiği kullarına özel, en güzel hediyesidir.

Hayatın kendisi “ölçüdür”; ölçülü bir yaşam duasıyla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ