Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nilüfer Akıngül

Suskunluğun Sesi

Susmak, her ne kadar ikrardan geliyor görünse de aslında kelimelerin kişisel konsantresidir. İnsan bazen elinin ve dilinin yetişemediği yerde kalbinin inşası sükutuyla haykırır. Kimi anlar kimi anlamaz ama aslolan bizatihi şahsın bunu biliyor olmasıdır. İsmail Hakkı Toprak (ks)’ın dedidiği “Bizi sükutumuzdan dinlemeyen konuşmamızı ne bilsin”

Susmak: Çoğu zaman kelimelerin üzerine çıkmak, bazen de volumlere küsmektir. En güzel lisan ise kalbin ve dilin birlikteliğinden vecih bulan belki bir nazar belki bir mimik belki de insan nezdinde herhangi bir basite indirgenen haldir. Susmak; sessiz kalmak değil,
aslında ağız dolusu bir çığlıktır yerine göre…

“Susmak;
Sahibini arayan,
Tepeden tırnağa bir yalnızlığın
Kahra dönüşen isyanıdır…! ” Der Bedirhan Gökçe ve ekler “Susmak;
Bazen hatadan, bazen hayadan, bazen aşktandır.
Ve bazen en derin kırgınlıklar sükutta saklıdır”…

Susmayı sevdiğimizden değildir sessizlikler bilakis
kendimizi anlatacak kelime yoktur ve bu yokluğa teslim olan halet-i ruhiyenin zahiri tezahürüdür. Nakşibendi tarikatının belki de sessiz virdi bu keşfin en güzel temsilidir. Bazı duygular ve hisler çok büyüktür kelimelerin kalıbına sığmazlar ya da özgürdürler ve özgünlüklerini yitirebilirler.

“Susmak bazen haykırırcasına
Beynimi sesiyle yırtarcasına
Ve susmak bazen koparcasına
Suskunluğun sesinden kaçarcasına” Der mesela bir şair.

Peygamber Efendimiz (sav)’in “Ya hayır konuş, ya sus” telkini ise Einstein’ın söylediği iddia edilen “Ağzımızdan çıkan cümleler/düşüncelerimiz evrende dönüp dolaşıp yine bize gelir” sözünü destekler niteliktedir.

Kendine değer veren bir insan, öncelikle kendini bir bütün olarak ele almalı ve sözleriyle fiillerinin kıymet- i harbiyesi için bir çaba sarfetmelidir. Nasıl ki boş tenekenin sesi çoktur, dolu küpler ise hem gömüde hem ses yankısında toktur, tabir-i caizse kul kendini bu noktada değerlendirmeli ve ayık olmalıdır. Ne demiş atalarımız ” Söz gümüş ise sükut altındır” ve “Balığın aklı, oltaya ağzını açana kadardır” Çünkü siz sadece bedenden mütevellit değil sözünüzün adamı da olursunuz.

Ama öte yandan da içerisindeki basıncını dışarıya kontrol dahilinde sızdırması gerekir her insanın. En’nihayetinde yapılan bir bilimsel araştırmada pisikolojik tedavi gören akıl hastalarının, kendi kendine konuşan ve ağlayanlara bakıldığında susan ve gülenlere nispetle daha hızlı iyileştikleri gözlenmiştir.

Anlamak, anlaşılmak ve sözü hikmetiyle tartıp düşünerek, eveleyip-gevelemeden, isabetiyle söylemek dileğiyle efendim. Kaldı ki “Susunca anlayana konuşmak, konuşunca anlamayana susmak ikramdır”

Selam ve dua ile …

Leylifer
Nilüfer Akıngül

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ